Tüketicilik çağında çoğu insan değerleri ve seçimlerinin propagandalar tarafından etkilendiğinin farkında değildir, yaptıkları seçimler kendilerine ait değildir. Yiyecek seçimlerimiz olarak halkı sağlıklı kalmak için et yememiz gerektiğine ikna etmek için milyonlarca dolar harcayan et ve kümes hayvanları endüstrisi tarafından koşullandırılırlar, sağlık organlarının meyve ve sebzeleri önerdiği türden sağlıklı bir beslenme önerilerine rağmen.

 Süper materyalist bir kültürün mentalitesi, gerçek değer duygumuzu yok etmeye niyet etmiş şirket endüstrileri tarafından programlanıyor.Waterkeeper Alliance’a göre, içinde 100 bin domuzun yetiştirildiği bir domuz çiftliğinde bir milyon insanın yaşadığı bir şehirdeki dışkı oranıyla aynı oranda dışkılama yapılıyor. Çevre organları  inekler dışkısından çıkan toksik metan emisyonlarını –küresel ısınmayı meydana getiren 2. sebep-dönüştürmeyi başarmak için canla başla çalışıyorlar

Tüketicilerin %93’ü çiftlik hayvanlarına  kötü davranılmasından şikayetçi olsa da ABD ve diğer ülkelerdeki et talebi ve et tüketimi giderek artıyor, böylece zengin et endüstrilerini ve yoğun fabrika çiftçiliği pratiklerinin giderayak küreselleşmesini desteklemiş oluyorlar.

Et üretimindeki artış dünya çapında yaşanan açlığı çözemez; tam tersine, bu durum yeni bir ekonomik sömürgecilik nedeniyle daha fazla sıkıntı ve problem yaratıyor. Büyük tarım ticareti şirketleri kendi çıkarlarının artmasını sağlayacak türden ticari antlaşmaların imzalanmasını talep ediyorlar. ABD içindeki fabrika çiftliklerini çalıştırmaya devam etmenin yanısıra uluslaraşırı et kodamanları da gelişmekte olan  ülkelerde fabrika çiftlikleri kuruyor, dünya çapında yılda 100 milyar hayvan yetiştiriyor ve böylece çevreyi, yerel gıda taleplerini, halk sağlığını ve ülkelerin ekonomik altyapılarını daha büyük bir yıkıma uğratıyorlar.

Fabrika çiftçiliğinin yaygın kullanımı gelişmekte olan ülkelerin kırılgan ekolojilerini hasara uğratır, tahıl stokları insanlar yerine hayvanları beslemek amacıyla kullanıldığı için de büyük kıtlıklara sebep olur. Milyarlarca barışçıl ve bilinçli çiftlik hayvanı istismara ve hastalığa maruz bırakılıyor. Daha kötü olanı ise bu gelişmekte olan ülkelerin çoğu zalim davranışlardan ve öldürme biçimlerinden çiftlik hayvanlarını koruyacak türden hayvan refahı yasalarına bile sahip değil.

Et yemeye dayalı bir beslenme biçiminin sonuçlarını görmezden gelmeye devam edebilir miyiz? Bütün bu faktörleri bir araya getirdiğimizde sorunların karmaşıklığı ve iç içelikleri ortaya çıkıyor: çevre yıkımı, hayvan istismarı, acı ve insan sağlığının bozulması (kanser ve kalp hastalıkları). Diğer bir deyişle, ucuz bir hamburger ve ete yüklenmiş psikolojik bir katkının ağır bir bedeli var.

Yiyecek seçimlerimiz artık kişisel lezzet meselesi değil, ahlâki sonuçları var. Altı milyardan fazla insanın et yemeye dayanan beslenme biçimi  sebebiyle havanın, suyun, toprağın sadece kendi çevremizde değil gelişmekte olan ülkelerde de zehirlenmesi kaçınılmaz olacak.

Konunun aciliyeti düşünülünce sağlıklı bir vejetaryen beslenme biçimine geçmek daha mantıklı geliyor. Bu beslenme biçimi, şiddet içermeyen, vicdanî ve nezaket barındıran bir beslenme biçimi. Ayrıca bu tür bir seçim sonucunda sadece kişisel sağlığımız değil bütün dünya da olumlu anlamda etkileneceği için hem ilkeli hem de sorumluluk barındıran bir seçim.

Etik açıdan, et yemeyi bırakmak barışçıl vejetaryenler olarak evrim geçirip doğayla uyum halinde yaşayan çiftlik hayvanlarının özgürlüğüne kavuşması anlamına geliyor.

Mira Fong

Bu güzel çeviri için Hayvan Özgürlüğü Çeviricileri sonsuz teşekkürler. Siteyi ziyaret edebilir daha çok şey öğrenebilirsiniz.

TEILEN
Önceki İçerikAtlara Binme Heval!
Sonraki İçerikEn Değişik Yapılar

Bir Cevap Yazın