Bu teşekkürüm tamamen kişisel bir teşekkür. Yazının başında belirteyim. Sonra vay efenim oportüniste bak falan demeyin. Hayatımın son iki yılı o kadar berbat geçti ki anlatamam. Toplumsal olaylardan tutun da bireysel yaşadığım herşey üst üste binmiş adeta beni boğuyordu. Bir türlü bir çıkış yolu bulamıyordum. Son iki yılda çevrem %90 değişti. İşimi bıraktım. 12 yıllık arkadaşlarımla bile selamı sabahı kestim. Sayıca hayli hayli kalabalık bir arkadaş çevrem olmasına rağmen, toplasanız 5’i ile görüşmüyordum. Toplumun içine çıkmaktan nefret eder hale gelmiştim. Tabi bu doğal olarak beni her geçen gün daha da kötü yapıyordu. Tabi bunun bir sebebi de mevcut hükümetti. Benim hayatımda en nefret ettiğim şey emir almaktı. Bu hükümet bunu yapıyordu. Yetmiyordu tehdit ediyordu. Gezi’den bu yana istedikleri herşeyi yapıyorlardı. Engel olamıyorduk. Ölümler, gözaltılar, hırsızlıklar, yolsuzluklar, sözde cihatcılara verilen destekler, türlü türlü hukuksuzluklar… Daha neler neler! Bunlara tek tek değinmek istemiyorum ama bunların hepsi bende birer tortu bırakıyordu. Ruhum artık tortularla kaplıydı. Bunlara göz yuman ve normal hayatına devam edenlere karşı da içimde her geçen gün büyüyen bir nefret birikiyordu. Çünkü bunca şeye rağmen rte kazanmaya devam ediyordu. Taki saz çalan cengaver çıkıp “seni başkan yaptırmayacağız” diyene kadar… Bu söylem rte imparatorluğunu çileden çıkarmıştı. Bunun ardından gelen her söylem rte ve yardakçılarını daha da kudurtuyordu. Hele hele o ana akım yavşAK medya yok mu? O sinirden kudurtuyordu. Binbir türlü yalana sarılıyorlardı. Ağızlarından salyalar akıyordu. Lakin Saz Çalan Cengaver bu kumpasları alay ederek boşa çıkarıyordu. Daha da kudurup saldırdılar ama cengaver ve yoldaşları “BARIŞ! BARIŞ?! BARIŞ” diye diye toplumu sakinleştirdiler. Tabi ben de sakinleşiyordum. Taki düne kadar, dün adeta bir rüyaydı. Saz Çalan Cengaver ve arkadaşları rte ve yardakçılarını durdurmuş. Hatta geriletmişti. Uzun bir süre durumu idrak edemedim lakin bu sefer rte’ye sağlam bir gol atmıştık. Uzunun başkanlık hayallerini yıkmıştık. Hatta o tek kişilik iktidarlık dönemini kapatmıştık. Gecenin bir vakti sokakta gülen insanları görüyordum. Uzun zamandır yaşamadığım bir sevinci yaşamıştım. Taksim’den eve yürüyene kadar yüzlerce gülen insan gördüm. Ne yalan söyleyeyim ben de gülüyordum. Hani Edip Cansever “Gülmek bir halk gülüyorsa, gülmektir” dizesi var ya onu birebir yaşadım işte. Neyse gelelim kişisel mevzuya artık toplumun içine çıkmak için can atıyorum. Hatta çıkmayı bırak biran önce akşam olsun da gidip halay çekeyim diyorum. Oda yetmez bir de çay içeyim diyorum.
Bana umutlarımı geri verdiğin için teşekkürler HDP!
Bana geleceğe dair tekrar hayal kurdurttuğun için teşekkürler HDP!
Beni toplumla barıştırdığın için teşekkürler HDP!
Not: Emanet oy verenlere de ayrı teşekkür ederim. Bu emanet oyları bir arada yaşayabileceğimizin göstergesi olarak kabul ediyorum. Sanırım en büyük teşekkürü de bin bir türlü provokasyona rağmen “BARIŞ” diyen Kürt halkına etmek gerekiyor.