İzmir’in Bergama ilçesinde 14 yaşındaki E. A.’ya cinsel istismarda bulunan Ali Kılıç ve Rasim Kocabaş’ın yargılandığı davada, savcı sanıkların en üst sınırdan cezalandırılmalarını ve tutuklanmalarını istedi. Ancak mahkeme heyeti ret etti.
İzmir’in Bergama ilçesinde 14 yaşındaki E. A’ya cinsel istismarda bulunan Ali Kılıç ve öğretmeni Rasim Kocabaş’ın tutuksuz olarak yargılandığı davanın 7’inci duruşması bugün görüldü. Bergama Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanıklar katılmazken, İzmir’de bulunan kadın örgütleri, E. A.’nın ailesi ve avukatları Gülce Mutoğlu ve Birgül Değirmenci katıldı. Duruşma İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan gelen raporların okunmasıyla başladı. Rapora göre E. A.’nın cinsel istismarları sonucu bedensel ve ruhsal olarak bozulduğunun tespit edildiği yer aldı.
Raporun okunmasının ardından savcı mütaala vererek, sanıkların cinsel istismar suçundan en üst sınırdan cezalandırılmasını ve tutuklanmalarını istedi. Ancak mahkeme heyeti bu talebi ret etti. E. A.’nın avukatları da esasa ilişkin savunma için süre istemelerinin üzerine, mahkeme heyeti karar için duruşmayı 10 Nisan’a erteledi.
Duruşmanın ardından kadınlar adliye önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şubesi Kadın Komisyonu üyesi Ebru Dinçel yaptı.
HUKUK SKANDALLARI YAŞANDI
Şiddetin en ağır olanını 14 yaşında defalarca yaşayan E. A. için, gerçek adalet talebimizi bir kez daha haykırmak için adliye önünde olduklarını ifade eden Dinçel, ilk duruşması 15 Kasım 2013’de görülen bu davanın her duruşması deyim yerindeyse hukuk skandallarına sahne oldu; tecavüzcülerin ifadelerinin çocuğa dinletilmesi, öğretmen olan tecavüzcünün polis korumasına alınması, mahkeme heyetinin tarafgir tavırları, çocuğun farklı kurumlara ifade vermeye zorlanarak defalarca istismar edilmesi gibi kamuoyu vicdanını yaralayan durumlar yaşandı. Eğitim Sen ve İzmir Barosu’nun müdahillik talepleri ret edildi. Çocuğun hakları ihlal edildi. Bu süreçte Kadın katillerine, tecavüzcülere indirimler uygulayarak erkekleri cesaretlendiren, kadını aileye hapseden, emeğini sömüren, bedeni üzerinde tahakküm kurmaya çalışan, çocukları sokak ortasında kurşunlayan, cezaevlerindeki istismarları önlemeyen, çocuk yaşta evlilikleri teşvik eden, muhafazakarlığa, cinsiyetçiliğe, homofobi-transfobiye, militarizme yaptığı vurgunun dozunu 12 yıldır arttıran, şiddet diline sıkı sıkıya sarılmış siyasal iktidar AKP’dir” diye belirtti.
E. A.’NIN MEKTUBU
Biz bunları defalarca kamuoyu ile paylaştık. Bu gün ise bu davanın mağduru E. A.’ya kulak vereceğiz” diyen Dinçel, “İlk mahkemeye çıkmayı hiç istemiyordum, istemiyordum suçlularla aynı ortamda bulunmayı… Onların orda olmaları beni çok kötü etkiledi. O olay gözlerimin önüne geldi. Nefesim daraldı. Başım döndü. Bayılacak gibi oldum. Çok zor ayakta durdum. Suçluların ceza almamaları ve mahkemede taraf tutulması daha çok yaktı içimi. Olaydan sonra en ufak bir şeyde bile saatlerce ağlar oldum. Geceleri kötü rüyalar görür, yataktan sıçrayarak uyanır oldum. Evden tek başıma dışarı çıkamaz oldum. Bayıldığım, kriz geçirdiğim zamanlar oldu. Çoğu kez canıma kıymak istedim. Artık suçluların ceza almasını istiyorum!” diye aktardı